Wednesday, October 21, 2009

Amerikalılar, Türkler ve Kürtler, Kuzey Irak'ta geçinebilir mi?

Türkiye'nin Irak harekatına tam destek vermekteki başarısızlığı nedeniyle Ankara ile Washington arasında oluşan olumsuz ilişki geçenlerde çok korkulan bataklığa saplandı. 4 Temmuz'da Amerikan birlikleri Kuzey Irak'taki Süleymaniye'de 11 Türk özel operasyon subayını, muhtemelen Irak Kütlerinin, bunların Kerkük'teki Kürt yetkililere zarar vermeyi planladıklarına dair istihbaratına dayanarak gözaltına aldı. Çok şükür ki olay sırasında hiçbir silah ateşlenmedi ve hiç kimse yaralanmadı. Bununla birlikte, ABD'nin, 2002 yılı sonuna kadar en sadık dostu olan NATO müttefiki Türkiye'nin askerlerini göz altına aldığı gerçeği hâlâ olduğu gibi duruyor. Üstelik Türklerin, Amerika'nın Irak'taki en iyi dostları olan Kürtlere karşı komplo kurdukları iddia ediliyordu. Bu nahoş olayı nasıl yorumlamak gerekiyor? Gelecekte benzeri olayların olmasını önlemek için ne yapılabilir? Hepsinden önemlisi, ABD ile Türkiye Kuzey Irak'ta devam edebilir mi?

Arka plan

4 Temmuz olayı ilk kez bildirildiğinde, Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Richard Boucher'in 7 Temmuz'da yaptığı ve Türk birliklerinin Kuzey Irak'ta bir kısım 'uygunsuz faaliyetlerde' bulunduğu yorumu hariç Washington üst düzey açıklamalardan kaçındı. Bunun tersine Ankara güçlü tepki gösterdi. ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'ı arayan Türk Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Türk askerlerinin uygunsuz hareketlerde bulunduğu yolundaki iddiaları reddederek gözaltındaki askerlerin serbest bırakılmasını istedi. Türk ordusu daha da ileri giderek Amerika'dan duyduğu rahatsızlığı ifade etti. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, olayın 'iki NATO müttefiki arasında bugüne kadar yaşanan en büyük krize yol açtığını' söyledi ve Türk askerlerinin serbest bırakılmasını istedi.

Şükür ki kriz 7 Temmuz'da hızlıca sona erdi. Başkan Yardımcısı Dick Cheney ile Türk Başbakanı Tayyip Erdoğan arasındaki konuşmanın ardından gözaltındakiler serbest bırakıldı. Buna rağmen olay, Türk–Amerikan ilişkilerinin geleceğine ilişkin taşıdığı anlamlar açısından incelenmesi gerekmektedir. Özellikle şu sorulara cevap bulunması gerekmektedir: Olay, bağımsız hareket eden Türk birliklerine karşı ABD birlikleri tarafından kendiliğinde yerel düzeyde başladı ve Washington olaydan daha sonra mı haberdar oldu? Veya Ankara ile Washington bu olaylar zincirine başından beri mi dahil olmuştu?

Halen çalışmakta olan ortak soruşturma komisyonu ilk bulguları açıklamadan önce Washington ile Ankara'nın bu olaya ne kadar dahil olduklarını tespit etmek zor. Olayın yerel orijinli olduğunu, yani bazı Türk askerlerinin Ankara'nın bilgisi dışında Kürt karşıtı faaliyetlere giriştikleri ve ABD askerlerinin Washington'ın onayı olmaksızın onları tutukladıklarını farz etsek bile bu, iki tarafın orta düzey subaylarının birbirlerine karşı hissettikleri ham hoşnutsuzluğa dikkat çekmesi bakımından hâlâ rahatsız edici bir gelişme. Yani, Irak krizi ABD ve Türk askerlerinin karşılıklı algılamalarını temelde yeni bir şekle soktu: Birbirlerini bir müttefikten ziyade düşman olarak görüyorlar.

Açıkça, büyük ölçüde Washington ve Ankara'nın birbirlerinin savaş sonrası Irak konusundaki ajandalarını algılama biçimi nedeniyle mevcut ABD–Türkiye ilişkilerinin hali kusursuz olmaktan çok uzak. Ankara'daki çoğu kişi Washington'ın en sonunda Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti oluşturacağına inanırken, Washington'daki çoğu kişi de Ankara'nın bölgede meseleleri karıştırmaya çalıştığına ikna olmuş durumda. Bu, çok önemli bir soruna işaret etmektedir: ABD ile Türkiye Kuzey Irak'ta anlaşmazlığa düştükleri sürece 4 Temmuz benzeri olaylar sayesinde ilişkilerin daha da bozulması için iyi bir şans bulunuyor. İlişkilerin böylesi bozulmasını önlemek için ne yapılabilir?

Açıkça, Kuzey Irak konusunda Washington ile Ankara arasında yeniden güven oluşturmak kolay olmayacaktır. Ancak, eğer iki taraf ve Irak Kürtleri takip eden siyasi tavsiyeleri düşünmek için bir sakinleşme dönemine girme konusunda anlaşırsa, bu onlara yardımcı olacaktır.

Türkiye için tavsiyeler

*Kuzey Irak'taki Kürt terörizmini sona erdirmek için Washington ile çalışın. Türkiye, PKK terörüne karşı çetin bir savaşı başarıyla kazanma gerçeğinin rahatlığından faydalanmalı. Bu grup, kısmen Körfez Savaşı sonrası Kuzey Irak'ta oluşan güç boşluğunda göreceli özgür hareket etme kapasitesinden dolayı 1990'larda Türkiye'nin güneydoğusunda tahribata yol açabiliyordu. Şimdi Türkler, Kuzey Irak'taki ilerlemiş güvenlik durumunun avantajından faydalanabilir ve adını son dönemde KADEK olarak değiştiren PKK'nın etkisizleştirilmesinde ABD ile birlikte çalışabilir.

*Irak Kürtlerini Türkmenler gibi Türk ailesinin bir parçası olarak görmeye başlayın. Ankara, Irak Savaşı'ndan aylar önce Türklerin yakın akrabası olan Türkmenlere karşı aktif ve meşru bir ilgi gösterdi. Ancak, Kürtlerin de Türk ailesinden olduğu gerçeği hâlâ devam ediyor. Türkiye, farklı dini ve etnik kökenden olan insanların Türk olmaktan gurur duydukları bir ülkedir. (Bu, PKK'ya karşı savaşan birkaç general ve siyasetçinin Kürt kökenli olmasından daha fazladır.) Bu faktörler Türkiye'nin Kuzey Irak'a karşı tutumunda temel alınmalı.

Kürtler için tavsiyeler

*Türkiye'yi, dış dünyaya açılan bir yol ve Batı'ya atılan bir demir olarak görün. Kuzey Irak'taki Kürt bölgesi doğuda İran, batıda ise Suriye arasında sıkışmıştır. Bu durumda kısa vadede kendilerini dış dünyaya açacak iki kanal bırakmaktadır: Bağdat ve Türkiye. Bu nedenle Türkiye, gerek Avrupa ile ticaret gerekse petrol ihracatı açısından Irak Kürtlerine Batı'ya giriş sağlayacak iyi bir konumdadır. (Kuzey Irak'tan Akdeniz'e uzanan ana petrol boru hattı Türkiye'den geçmektedir.) Üstelik demokrasi eksik kaldığı ve radikal İslam Ortadoğu'yu sardığı müddetçe Türkiye'nin laik ve demokratik geleneği, açık bir toplum kurma konusundaki çabaları alkışlanan Irak Kürtlerine Batı'ya ideolojik bir demirleme sağlayacaktır.

ABD için tavsiyeler

*Kusursuz olmasa bile Türkiye gibi müttefiklerin nadiren bulunduğunu hatırlayın. Washington'daki çoğu kişi Türkiye'nin Irak Savaşı'ndaki gecikmiş desteği nedeniyle kızgın olmasına rağmen Türkiye'yi daha da gücendirmek (örneğin, Senato'daki 'Soykırım Tasarısı' ile. Bu durum Türkiye'deki Amerikan karşıtlığını ve milliyetçiliği artıracaktır.) Amerika'nın çıkarına değildir. Geleneksel olarak Amerikan yanlıları arasında yer alan Türk kamuoyu, son dönemde daha Amerikan karşıtı bir hale geldi. Bu duygular, yerleşik hale gelmiş gibi görünmüyor. Bunlar, daha ziyade geride kalan bir yılın olaylarının bir ürünü. Eğer bunlar kendi haline bırakılırsa, Amerikan karşıtlığı Türkiye'de daha derin kök salabilir. Bu, özellikler Amerikan destekçiliğinin Ortadoğu'da aranır hale geldiği bir dönemde ve Irak'taki durumun henüz istikrarlı bir hal almadığı bir zamanda önem arz etmektedir.

*ABD açısında Türkiye'nin öneminin Irak'ın çok ötesinde olduğunu hatırlayın. Örneğin, Türk–İsrail ortaklığı, Ortadoğu'daki ABD stratejik düşüncesi için değerli bir şeydir. Ankara'nın desteği, enerji zengini Hazar havzası için de gerekmektedir. Örneğin, Türkiye'nin Azerbaycan ile birçok tarihi ve kültürel bağları göz önüne alındığında, uzun zamandan beri liderlik yapan Haydar Aliyev'in en sonunda belirginleşen hassas sağlığının ışığında Ankara, bu ülkede barışçı bir geçişin sağlanmasında bir rol oynayabilir. Hazar bölgesinde ABD–Türk işbirliğinin alternatifi Rusya–İran etkisidir.

Washington, Türkiye'yi yeniden yanına çekmek için ciddiyetli ve artan bir şekilde çalışarak, nihayetinde Ankara ile işleyen bir ilişki kuracak konuma gelebilir. Bunun alternatifi yanlış yöne giden bir Türkiye'dir.

http://www.cagaptay.com/6088/amerikalilar-turkler-ve-kurtler-kuzey-irakta

No comments:

Post a Comment